Başlamadan Başlamak: Basit Bir Algoritma
İlkel insanın en temel ihtiyacı ‘güvenlik’ yani hayatının devamlılığının sağlanmasıdır.
Bu ihtiyaç onun için diğer her şeyden daha önemli ve önceliklidir.
Öyleyse ilkel insanı yönetmek için ona güvenlik vaat etmek yeterli olacaktır.
Buradan yola çıkarak insanı güvenliğinin tehdit altında olduğuna inandırır ve güvenliğini sağlama vaadinde bulunursanız o kişi bunun temini için neyi var neyi yoksa feda edebilecektir… etmektedir…
Basit bir algoritma…
Karmaşık tek şey var; o da korkuyla dolu ilkel insan zihni...
Bu durumda yukarıdaki basit ama gerçek önerme ekonomiden siyasete, dinden sosyolojiye veya psikolojiye kadar her alanda kullanılabilecek ciddi bir enstrümandır.. kullanılmaktadır...
Birinci Bölüm: İnsan İnsan Dedikleri...
Biraz daha derine inelim ve etkili bir reçete verelim mi? Yani sadece tespit yapıp kenara çekilmek yerine çözüm de sunalım mı? Doğrusu da bu olurdu zaten…
Hadi öyleyse:
İlkel (gelişmemiş) insan beyni için en temel ihtiyaç güvenliktir.
Farkındalık prensipleriyle yaşama becerisi geliştirmiş insanlarda ise temel ihtiyaç, korku duygusuyla kamufle edilmiş olan ‘orijinal niyeti’ ve ‘öz benliği’ fark etmek, bu sayede kendi varlığı üzerinden tüm evreni daha iyi anlamaktır.
Bu niyet üzerine yaşayan farkındalık yolcularının dikkatleri kendi olumlu dönüşümleridir ve bu niyet onları yeterince meşgul, huzurlu, sağlıklı, mutlu ve güçlü kılmaya yetecektir ve sadece bundan dolayı bile kimseyle uğraşmak gibi bir eğilimleri olmayacaktır.
Bu yüzden bir toplumda farkındalıklı insanların sayısı ne kadar artarsa, korku titreşimi de kendisine o toplumda yaşayan insanların zihinlerinde o derece az yer bulabilecektir.
Bunun anlamı ‘daha sağlıklı, huzurlu ve güçlü bireyler ve bu tür bireylerin oluşturduğu daha güçlü toplumlar’ olacaktır.
Hangi birey, aile, apartman, site, mahalle, şehir ya da ülkede şiddet işaretleri vardır, orada korku ve güvensizlik dokuları hakimdir.
Bu kirli ve huzursuz titreşimleri bireyleri geçmiş öfkeler ve gelecek belirsizliklerle meşgul ederken, insanları bulundukları an ve ortamda bir yere kilitleyerek herbirini ‘ürkek, korkak, sinmiş’ ya da tam tersi ‘saldırgan, normalden fazla hareketli ve gereksiz, anlamsız konuşma ve/ya davranışa sevk edecektir.
Bu yüzden de çoğunluğu oluşturduğu düşünülen bu insan grubu, temel ihtiyaçları olan güvenlik ve onun varlığını işaret eden herhangi bir tavır, davranış ve/ya tercihi vaat eden her insan (grup ya da sisteme) kendilerni teslim edebilir. Ve bu teslimiyet arkasında görünen hiçbir zorlama yoktur. Zaten korkunç olan da budur: ‘İnsanlar, kendilerine - peşinde koştukları - güvenliği ve huzuru vaat etmektedirler; bunda kötü olan ne vardır ki???’
İşte sevgili dostlar, sadece bu temel insan güdüsünü bilip kullanabilen bir karanlıklar hanedanlığı haline dönüşmüş, ama kendilerini ‘medeni, gelişmiş, modern, çağdaş’ gibi bilmem ne kadar daha farklı ‘cicili bicili ama içleri boşaltılmış’ nice yanılsamalarla kimliklendirmiş bir çoğunluğun dünyasında yaşıyoruz uzunca bir zamandır.
İkinci Bölüm: Tavsiyeler...
Sağlıklı, huzurlu ve daha mutlu bir yaşam için neler yapılabileceği konulu günümüz araştırmalarının sonuçlarına bakıldığında, kadim halkların düsturlarıyla birebir örtüşen tavsiyelere rastlıyoruz.
Eskilerin insanları koşturmaktan bitap düşüren ‘hırs’ küpü tavsiyeleri yerlerini artık ‘yavaşlama’, ‘eve dönüş’ ve ‘farkındalıklı’ yaşam prensipleri alıyor.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinde (örn. Harvard, Yale, Duke, Queensland, vb.) huzurlu yaşamın sırları incelendiğinde 'güne erken başlama, düzenli beslenme, sağlıklı (doğru) nefes alıp verme, olumlu düşünme, kısa farkındalıklı eve (içe; nefese ve kalp atışlarına) dönüş araları' vs gibi tavsiyelere ulaşılıyor. Tüm bu araştırmaların neticesinde görüyoruz ki güvenlik ihtiyacının sağlanması için en etkili yöntem ‘farkındalıklı’ bir yaşam becerilerine sahip olmak. Peki bununla ne demek istiyoruz?
Şunu demek istiyoruz:
-
Zihninizi sükunete eriştirerek - bir başka deyişle iç gürültülerinizi susturarak - farkındalıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Bunu yapabilmek için nasıl ki fiziksel gelişim için disiplinli şekilde düzenli fiziksel egzersizler yaparız, aynı şekilde zihin gürültüsünü susturabilmek için antrenman yapmak gerekiyor. Örneğin rahat bir yerde oturarak (ya da ona engel bir durum yoksa bacakların omuz genişliğinde açıldığı, ayak uçlarının düz karşıya baktığı, topukların vücut ağırlığını eşit şekilde dağıtarak tam yere bastığı ama vücut ağırlığının bir anlamda havada askıda kaldığı, dizlerin çok küçük bir kırılmayla dururken, belin ve sırtın boyunla birlikte zorlanmasız bir düzlükte durduğu bir pozisyon alarak) dikkatinizi doğal nefes alışverişinize ve kalp atışınıza verirseniz dikkatinizi dış dünyadan çok kendinizde tutabilirsiniz. Bu sırada zihninize gelip giden düşünceler gayet topaldır. Onlarla mücadele etmek yerine aynen meşgulken sizinle birisi görüşmek istediğinde dediğini gibi zihninize gelen düşünceye sakince ‘şu an meşgulüm, ilgilenemeyeceğim’ diyerek göndermeniz daha sağlıklı olacaktır. Benzer çalışmayı sık sık (günde 4-5 kez her seferinde 3-5 dakika) yaparsanız zihninizi bu konuda eğitmiş olacaksınız.
Zihni susturabilmek için bir başka tavsiye de yargı, yorum, tahmin, varsayım, dedikodu ve önyargılardan bağımsız yaşama becerisi geliştirmektir. Olumsuz düşünen bir zihnin kişiye olumlu bir hayat sunma olasılığı yoktur.
-
Kalbinizi temizleyerek farkındalıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Kalbi temiz tutmak demek, evrensel anlamda tüm zamanların ve kültürlerin istisnasız alkışladığı, taktir ettiği ve teşvik ettiği ‘dürüstlük, yardımseverlik, nezaket, çalışkanlık, adaletli ve vicdanlı yaşamak, cesaret, istikrarlılık, uyumluluk’ gibi değerleri herhangi bir karşılık beklemeden yaşam biçimi haline getirerek yaşamak anlamına gelmektedir. Bunları yaparken karşılığında taktir edilmeyi beklemek gibi bir zehirden sakınmak ise esaslı bir gerekliliktir.
-
Bedeninizi çevik, sağlıklı ve güçlü kılarak farkındalıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Fiziksel olarak sürdürülebilir bir sağlık halini elde edebilmenin birkaç temel şartı vardır. Bunlardan birisi sabah güneş doğmadan yataktan çıkmak ve en az 40 dakika fiziksel bir egzersiz yapmaktır. Bu egzersizlerin bedene zarar verecek düzeyde ağır olmaması, özellikle kasma gevşeme ya da tempolu yürüyüş veya tempolu yüzme olarak tercihi tavsiye edilmektedir. Ağırlık kaldırma, hızlı koşu veya bilinçsiz yapılan egzersizlerden uzak durmak öne çıkan diğer tavsiyelerdendir.
Sağlıklı bir beden için bir diğer önemli konu da sağlıklı beslenmedir. Bu konuda en temel tavsiye şekerden uzak durmak, sigarayı hayatımızdan uzak tutmak, küçük porsiyonlar yemek, lifli gıdalar tüketmek, meyve ve/ya tatlıyı yemekten sonra değil en az yarım saat önce tüketmek, gün boyu yeterince su içmek (çay, kahve, meyve suyu vs değil su içmek), et ürünleri yenecekse, aynı seferde sadece tek tür et tüketmek, yemek yerken olumlu konulardan bahsetmek; konu sürekli olumsuz bir noktaya geliyorsa susmak ve konuşmak için yemeğin bitmesini beklemek, öğün aralarını abur-cuburlarla doldurmadan sağlıklı şekilde (işlenmemiş çerez ya da bir yeşil elma vs ile) geçiştirmek.
-
Doğru arkadaşlar ve çevre edinerek farkındalıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Çevrenizde olumsuz duygu, düşünce ve davranışlar sergileyen insanlar olduğu sürece sizin de onların olumsuz titreşimlerinden etkilenmeniz kaçınmazdır. Bu nedenle olumsuz tavır, davranış ve düşüncelere sahip kişilerden uzak durmak sizi ve sevdiklerinizi koruyacaktır. Bu konuda net ve kararlı olmak fevkalade önemlidir. Aksi taktirde tüm gayretlerinizi boşa çıkacak ve farkındalıklı bir yaşam yerine kaygı, olumsuzluk ve itirazlarla dolu bir hayatın içine düşeceksinizdir. Bu söylenen insanın ‘tercih’ becerisiyle doğrudan ilişkisi vardır. Neyi seçerseniz hayatınız o seçiminiz doğrultusunda şekillenecektir.
Sevgi ve saygılarımla, Kaplan