Ne çok şey söylüyoruz...
Gelişmek istediğimizi söylüyoruz;
Hayattaki meydan okumalarla başa çıkmak için bazı yöntemler öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz;
Hep belli bazı kitapları okuduğumuzu ve kişisel anlamda gelişmek için daha fazlasını okumak istediğimizi söylüyoruz;
Sürekli, o konularda eğitimler aldığımız gerekçesiyle daha iyi ya da daha gelişmiş ruhsal varlıklarmışız gibi davranıyoruz;
İnsan psikolojisini önemsiyor(muş), içimizdeki ve dışımızdaki olumsuzlukları çözebilmek için daha üst düzey bir bilinç düzeyine çıkmayı amaçlıyor(muş) gibi yapıyoruz;
Sanki insanlardan hoşlanıyor(muş), onlara saygı duyuyor ve önemsiyor(muş) gibi davranıyoruz;
Aydınlanma ya da erdem yolunda yürüdüğümüzü,
Hatta bu yolda ciddi mesafeler katettiğimizi de iddia ediyoruz;
Çok şey bildiğimizden eminiz ve bu düşünceyle ortalıkta böbürlenerek dolanıyoruz;
Olgunluktan, farkındalıktan ve çoğunluğu oluşturduğuna inandığımız 'diğerlerinde' pek bulunmayan bazı yüksek bilinç düzeylerinden bahsediyoruz;
Kim olduğumuzu bulabilmek ümidiyle gerçeği aradığımızı söylüyoruz;
...
Çok şey söylüyoruz…
Fakat birinin şakamıza karşılık olarak verdiği bir mizahi tavır veya sözüne veya küçücük bile olsa haklı bir eleştirisine tahammül edemiyor hemen kırılıyor, inciniyoruz, kendimize engel olamayıp düşmanlık beslemeye bile başlıyoruz;
Ama onca şeyi söylemeye devam ediyoruz…
...
Evet, görünüşe göre biz büyük bir yoldayız;
ama bu yol aydınlanma veya farkındalık yolu değil belli ki,
bu yol dediğimiz şey
tavır ve davranışlarımıza bakarsak sadece ‘kendimizi aldatmanın muhteşem yolu’ olabilir;
başka bir şey değil…
...
Ya da belki de sadece üç beş kitap okuduğumuz, falanca filanca eğitimleri aldığımız, sözümona prestijli bir grubun üyesi olduğumuz için kendimizi diğer insanlardan üstün varlıklar olarak gördüğümüze inanıyoruz…
Ötekileştirdiğimiz insanları küçümsüyor ve bazen haddimizi aşarak aşağılıyoruz…
Bütün bunları yapıyor ve hala o çok ‘erdemli’ sözleri söylüyorsak,
Muhtemelen o küçük gördüğümüz ve eleştirdiğimiz insanlardan biriyiz…
Kim bilir... belki de dışarıya gösterdiğimiz kadar gerçek ya da samimi değilizdir.
Ne dersiniz?
...
Yok, hala samimi olduğumuzu iddia ediyorsak,
olumlu dönüşümümüz adına karar ve niyet belirttiğimiz o ana
ya da anlara geri dönüp,
ufak tefek meselelere takılmadan,
kişisel dönüşüm yolumuzda içtenlikle yürümeye devam edelim.
Veya bu yapmacık)kimliğimizden kurtulup
eskisi gibi çaresiz, saldırgan ve mutsuz hayata geri dönelim
ve bahanemiz ‘herkes kadar iyiyim işte canım’ gibi
basit, ilkel ve fakat gerçek bir bahane olsun…
...
Hayat bir tercihtir…
Hem de her sözümüzle, her davranışımızla bir tercih…
Tercihlerimizin inşa ettiği bu hayatta
'ama...' ile başlayan herhangi bir bahane cümlesine başvurmadan,
samimi bir şekilde yaşama mertliği de diğer tüm tercihler gibi
şuracıkta, bir tercih yanıbaşımızda…
Tercihinizi dürüstlükten,
Adaletten,
Samimiyetten ve nezaketten yana yapın sevgili dostlar,
Biz öyle yaptık,
Çünkü bu herkes için daha sağlıklı…
Sevgi ve saygılarımla, Murat Kaplan