Dostoyevski 'İnsan düşüncesi değişebilir, fakat yüreği hep aynı kalır,' demiş.
Bilerek ya da bilmeyerek muhteşem bir tespiti haykırmış insanlığa:
"Çoğu zaman zihinsel gelişimi önemseyen bir davranış alışkanlığı kazandırılan insanlar, neredeyse sınırsız hacme sahip bilgiyle donanmalarına rağmen, hala aydınlanma, uyanma ya da kalıcı farkındalık gibi gelişmiş insan düzeyine ulaşamıyor."
Kadim bilgiler bunun nedenini 'kalbin temizlenmesi adına gereken öncelikli dönüşüm adımlarını atamayan insanların, zor görünen (veya zor olduğuna inandırılan) kalp temizliği yerine, zihnin tuzaklarla dolu esaretini tercih eğilimi' olarak açıklıyorlar.
Bir başka deyişle, 'sadece zihin titreşimlerini güçlendirme yönünde eğilim gösteren insanların, beden ve kalp titreşimlerini ihmal etmesi', insanlığın mevcut mutsuzluğunun en önemli nedenlerinden birisi.
Öyleyse düşüncemizle birlikte (belki ondan çok daha önce) kalbimizi temizlemeli ve kalbe dayalı yaşamı geliştirmeliyiz ki hakikat karşımıza çıktığında onu fark edelim ve anlayalım (yani evimizin kapısını çaldığında orada olalım).
Kalbe dayalı yaşamdan bahsediyoruz aralarda.
Ara sıra da aynı düşünceyi hatırlatmak için 'ille de kalp, ille de kalp' diyoruz.
Öyle diyoruz, çünkü insan bedeni bir enstrüman, bir araçsa, zihni kaptan köşkü, kalbi de hiç bitmeyecek olan yakıtını temsil ediyordur.
Peki, 'kalbe dayalı yaşam' derken ne demek istiyoruz?
Kalbe dayalı yaşam, 'kalbe ait dokuz gücü' ifade eder.
Bunlar sırasıyla:
1. Dürüst ve Adil Kalp
2. Eşit Kalp
3. Tahammülkar Kalp
4. Bağışlayan Kalp
5. Şefkatli Kalp
6. Muhtaçlara Yardım Eden Kalp
7. Hayırsever Kalp
8. Sadık/Vefalı Kalp
9. Erdemli/Zeki Kalp
Ne zaman ki dürüst yaşayacağız, sözlerimiz ve davranışlarımız da dürüstlük çizgisinde, adalet doğrultusunda olacak, işte o zaman kalbe dayalı yaşam için önemli bir adımı atmış olacağız. Fakat tek başına bu yetmeyecek...
Ne zaman ki insanları ötekileştirmeyecek, onları (menfaatler ya da başla sebeplerle) sınıflandırmayacak, eşitlik ilkesine uygun bir ömür süreceğiz, o zaman kalbe dayalı yaşamın temelleri daha sağlam atılacak. Ancak bu da tek başına yetmeyecek...
Ve bir zaman gelecek kalp 'acıya tahammül edecek düzeyde bir huzur ve olgunluk seviyesine ulaşacak' o zaman kalbe dayalı yaşam, köklerini ruhun ücra köşelerine kadar ulaştıracak...
Şefkati ve bağışlayıcılığı temel düsturlardan sayıp yaşarken yardıma muhtaçlara imkan dahilinde ve hiç düşünmeden, hesaba girmeden ve karşılık beklemeden yardım edeceğiz, işte o zaman yaşam kalbe dayalı titreşimlerle dolacak. Ama bunlar da yek başlarına yetersiz olacak.
Hayırsever bir kalple cömertlik ve vefanın sembolü olarak ama sol elin verdiğini sağ ele bilmeden paylaşmayı öğrendiğimizde, insana, diğer tüm canlılara ve Hakikat alemine vefada bir yaşam sürdüğümüzde bu kalbe dayalı bir yaşam olacak.
Ancak bütün bunlar tek başına bir şey ifade etmeyecek. Çünkü erdemli bir hayat, tepkiden ziyade anlayış geliştiren bir kalp sahibi olduğumuzda kalbe dayalı bir yaşamın huzur, sağlık ve mutluluk meyvelerini de yemeye başlayacağız.
Selam, sevgi ve saygıyla, Murat Kaplan