'An'da kalmak aldatmacası/tuzağı üzerine üç beş kelam:
Farkındalık yolculuğunda belli bazı tuzaklar vardır. Bu tuzaklar sayesinde kişi 'evinden uzaklara, yoldan ötelere' çekilir. Bu sayede kaos, korku ve huzursuzluktan beslenen büyük bir güç hakimiyetini sürdürmeyi garanti eder.
'An'da kalmak olgusu ya da öğretisi, çok özel içeriği ve akla hitap eden argümanlarıyla oldukça etkili bir tuzaktır.
İnsanın 'uyku hali' ya da 'rüya hali' diye tanımlanan durumunun arkasında insanın 'zaman ve mekan' kavramlarıyla ilişkisi vardır.
Zaman için kadim bilgiler 'insanın dünya-varlık-boyutundaki zindanın gardiyanlarının en kıdemlisi' derler.
Bu 'dünya zindanının' fiziksel duvarları 'mekan' olgusunu oluşturuyor olsa da, esasen onu var edenin 'zaman'la ilgili düşüncelerimiz olduğu ifade edilir.
Zaman-mekan kısıtından kurtulan insan zihni, artık 'uyanışa' yani 'rüya boyutundan çıkışa', bir diğer anlamıyla 'gerçek farkındalığa' ulaşabilecektir. Çünkü zamanın kısıtlayıcılığından kurtulan insan geçmişin, şu anın ve geleceğin sanal/yapay boyutundan kurtulacak ve bu sayede algı kanalları 'zaman ve mekandan bağımsız olan hakikat boyutuna ait titreşimlerle' aracısız bağlantı kurabilecektir.
An'a ait argümanlar ise kişinin zihnini zamanla - dolayısıyla da mekanla - ilişkilendirerek ve böylece insan aklı yoluyla kendisine kurulan tuzağa düşerek yan-sanayi farkındalık olgularıyla kendisini - en ufak bir kargaşa ve tehditte farkındalık halini kaybedeceği - yapmacık bir huzur haline sürükleyecektir.
'An'ı yakalamak' gibi imkansız bir çabaya gark ettirilen insan, sürekli akıp duran bir kavramın kısa enstantanelerini yakalayabilmek gibi hayali bir eylemin esaretine sokulmaktadır.
Eskilerin deyimiyle 'an' yoktur. Yok olan bir şeyi yakalama çabası havada olmayan bir sineği avlamak çabası kadar beyhudedir.
Bu çaba sadece pişmanlık, kaygı ve hırsı tetikleyecek, bu da temel niyetle asla örtüşmeyecektir.
'An' veya başka bir 'zaman-mekan malzemesi' yerine 'beden, zihin, kalp' uyumuna ait temizlik çalışmaları kişiyi eve ulaştıracak ve orada daha uzun süreler kalmasına yardım edecektir.
Not: Ch'an düşüncesinde bu durum kısaca şöyle izah edilir:
'Akan bir nehrin ortasına bırakılan her şey, kendi ağırlığınca ya akışla devam etmek ya da çöküp akışın sürtünmesine maruz kalarak her bir dokunuşla özünden parçaları akışla göndermek zorundadır. Bir süre sonra 'anı' yakalamayı hedefleyen o dirençli kimlik yıpranacak veya paslanıp zehirli bir kimliğe dönüşecek ya da paramparça olacaktır.'
Selam, sevgi ve saygıyla, Murat Kaplan