"Farkındalık yolu, üzerinde ancak insan ruhunun kendi orijinal niyetiyle yürüyebileceği bir yoldur."
Bu yol, kişinin iç dünyasının - yani kalp ve zihin uyumunun - gücü oranında üzerinde rahat ve konforlu bir yolculuk yapılabilecek bir yapıya sahiptir.
İnsanın tabii yapısı onun farkındlıklı bir hayat sürmesi sonucu hakikate ulaşması üzerine yaratılmıştır. Yani aslında hakikat titreşimine ulaşmak insanın orijinal doğasında mevcuttur. (Kadim bilgilere göre insanın çeşitli defalar hayatı deneyimlemek üzere farklı varoluşlarının nedeni de bu titreşim alanına ulaşabilme zorunluluğudur.)
Öyleyse insanın hakikat dışında bir istikamete yönlenmesi sadece geçici bir süreçtir ve önünde sonun ulaşması gereken yer o titreşim alanıdır.
Farkındalıksız yaşayan kişilerin huzursuzlukları, bencillikleri ve mutsuzluklarının sebebi de yolda olmamalarının yarattığı korkular ve onların ürünleridir...
İnsan sadece farkındalık yoluyla ulaşacağı hakikat titreşim alanına ulaştığında özüne, kendi esas kimliğine, varoluş boyutuna ulaşabilecek bir varlıktır. Bu nedenle de hakikate ermeyen kişi 'insan' sözcüğünün karşılığı olamamaktadır. Yani arada kalmış bir varlık olarak ıstırap ve zulüm içinde yaşamaya mahkumdur.
Öyleyse farkındalıklı bir yaşam sürerek hakikat alanına ulaşamamış olan bir insan varlık itibariyle zaten mevcudiyete sahip değildir ve bu arada kalmış varlığın muhatabı da kendisi gibi kaybolmuş ruhlar olacaktır. Ustama göre bu varlıklar (henüz insan olamadıkları için) ilahi alanların hediyelerini alamamaktadırlar, çünkü Tanrı onlara gelip kapılarını tıklattığında onların evde olmadıklarını görür ve ilahi hediyelerini de alır geri döner.
İşte bu muhteşem yolculukta evde kalabilmenin sırrı olarak da 'evde kalınması' öğütlenmiş, binlerce yıldır süren şekliyle her dönemde farklı diller ve enstrümanlar kullanılarak insana bunun yolları anlatılmıştır.
Evde kalmak, evde olmak ve evin farkındalığıyla yaşamak insanın üzerine verilmiş en ciddi vazifelerdendir. Çünkü evinde olan ilahi kanalların beslemesine maruz kalarak bulunduğu geçici dünyada sağlıklı bir hayat sürerek, vakti geldiğinde ait oldukları hakikat evlerine döneceklerdir.
Evlerine dönen kişiler varlık halleri ve titreşimleri itibariyle 'insan' kavramının muhtabı olan unsurlarla donanmış olarak evlerine dönmüşlerse kapılar açılacak, aksi durumda arada bir bekleme alanına konacaklardır.
Farklı kültür ve inançlarda bu ara alan için (cehennem, ateş çukuru vs. gibi) çeşitli tasvir ve isimler kullanılsa da durum çok sade ve anlaşılırdır:
'Yaşam yolculuğunun gereklerine - yani temiz ve sağlıklı bir ömür sürmek gerekliliğine - aykırı yaşayarak evine dönenler sahip oldukları titreşimleri sebebiyle hakikat aleminin atmosferinde yaşamlarını sürdürme imkanı bulamayacaklardır.
Öyleyse sevgili dostlar, bizler bu dünya deneyimimizde kendi titreşimlerimizi hakikat aleminin gerekleriyle donatmakla mükellefiz. Yani sembolik olarak anlatacak olursak 'evde kalarak evin nimetlerinden faydalanıp, gün içerisinde çeşitli belirsiz zamanlarda bize ulaşan ziyaretlerde gelen titreşim sahibi ya da sahiplerini evimize buyur ederek bize ulaştıracakları hediyeleri birinci elden almamız gerekmektedir'.
Peki bu nasıl olacak?
Bedenen, ruhen (kalben) ve zihnen temiz kalarak!
Selam, saygı ve sevgilerimle, Kaplan