Ete Kemiğe Bürünmüş Atom Parçacıkları

28 Kasım 2019 Perşembe 2712 1 yorum

İnsan dendiğinde daha çok ‘ete kemiğe bürünmüş bir varlığa’ dikkatlerimiz çekiliyor. 

Oysa insan bedeni bir elektrik üreticisi gibidir ve yaşamsal faaliyetlerini sürdürmek için elektro-kimyasal bir sistemden yararlanır.

Ve insan bedeninin elektrikle işleyen kısmını sinir sistemi oluşturur.

Önemli olan ise bu durumun sadece insan bedeni için geçerli olmadığıdır.

... 

Cansız varlıklarla bizim bedenimiz arasındaki en önemli farklardan biri bizim biyolojik sistemimizin kendimizi tamir edebilme işlevidir.

Şimdi konuyu daha iyi anlamak için çoğumuzun lise döneminde öğrendiği birtakım fizik kanunlarına şöyle bir göz atalım:

"Çevremizdeki canlı cansız her şey, atomdan oluşur.

Atom ise proton, nötron ve elektrondan meydana gelir.

Proton ve nötron, atomun çekirdeğinde bulunur.

Elektronlar, atomun çekirdeği etrafında durmaksızın dönen hareketli taneciklerdir.

Protonların pozitif, elektronların negatif elektrik yüklü, nötronların ise yüksüz olduklarını biliyoruz.

Atomdaki elektron ve proton oranı birbirine eşittir ve bahsi geçen bu eşitlik, atomun nötr durumda kalmasına sebep olur.

Ve atom, fazladan bir elektron kazandığında bu onu negatif hale getirirken mevcut denge bozulur.

Atom bir elektron kaybettiğinde de bu kez yükü pozitife döner.

Bu dengesizlik, elektron akımı başlamasını sağlar ve işte biz bu elektron akımına ‘elektrik’ deriz.

Trilyonlarca atomdan meydana gelen bedenimiz, elektronların hareketiyle ortaya çıkan enerjiyle çalışır.

Bir başka deyişle, bedenimizdeki tüm kimyasal işlemler elektrikle gerçekleşir.”

Şimdi birkaç soru soralım ve cevapların bazılarını biz verirken bazılarını sizlere bırakalım:

“Eğer insanlar da dahil her şey elektriksel bir dokuya sahipse - ki öyle - canlı cansız her varlığın etrafında elektro-manyetik bir alan olmak zorunda, öyle değil mi?

Bu soruya sizin yerinize biz cevap verelim: ‘Evet’...

Madem öyle, bahsettiğimiz canlı cansız tüm varlıklar bu elektro-manyetik alanlar aracılığıyla birbirleriyle bağlantı kuruyor olmalılar, değil mi?

Evet...

Bu soruya vereceğimiz cevap da aynı...

Kablosuz ağlarla, Bluetooth bağlantısı ile, telefon ve ileri teknolojilerle ulaşılan birçok diğer bağlantı araçlarıyla binlerce kilometrelik mesafedeki insanlar birbirleriyle iletişim kuruyorlar...

Bu durum o kadar ‘yaygın ki’ çoğumuz o enstrümanları kullanmaya başladığımızı ve sağladıkları imkanların ne kadar büyük olduğunu bile unuttuk.

Neyse, soruma döneyim:

"Her şey ve herkes birbirleriyle bağlantı içindeyse, aslında tüm varoluş tek değil midir?

Ve öyleyse yaptığımız her şey (düşüncelerimiz dahil olmak üzere) herkesi ve her şeyi etkilemez mi?”

Düşünecek çok şey yok.

Bu konuyu düşünse yeter insana.

Tabi yeterince cesursa...

Sevgi ve saygılarımla, Murat Kaplan

 


Yorumlar

  • hızır huseyn naci

    her harfine noktasına vürgülüne katılıyorum bu biliç seviyesi çocukluğumuzda olsaydı çok daha iyi farkında olabilir kendimizi keşfedebilirdik. tabikide asırları ve o asırlarda yaşayan insanları düşününcede çok büyük bir lutuf olduğunu düşünüyorumbu biliç seviyesine insanlığın gelmesini ve bu konuların öğreticilerinin sorumluluk almasınada çok şükür diyorum. insan oğlu bu yüzyılda tam olarak kendini tanıyacak asırlardır kendinden habersiz yaşadığının farkına varacaktır.dünyada bu biliç sıçramasından ötütürü titreşimini yükseltecek ve uygarlık boyutlar arası cennetler düzeyine çıkacak yaşam koşulları iyileşecektir. yazı çok güzel faydalıdır teşekürler

    1 Ağustos 2020 Cumartesi, 13:41:47
    • Murat Kaplan cevapladı

      Nazik yorumunuz için teşekkür ediyorum. Saygılarımla

      17 Ağustos 2020 Pazartesi

Yorumunuzu Paylaşın