Ünlü Wiseman deneyinin sonuçlarından birisi ve en önemlisi şu:
'Gerginlik ve olumsuz düşünce eğilimi, beklenmeyeni ve yanıbaşımızdaki çözümleri fark etme yeteneğini köreltiyor.'
Öyleyse:
- Gergin insan huzurlu insana göre çok daha zor öğrenebilir.
- Gergin insan karşısındakini de anlayamaz; anlasa da büyük olasılıkla iç sesinin etkisiyle yanlış anlayabilir.
- Gergin insan, dikkat dağınıklığı nedeniyle yaptığı işi düzgün yapamaz ve yine aynı nedenlerden hata riskleriyle ve sakarlıklarla karşı karşıya olabilir.
- ...
Bu sıralamayı artırmak ve yaşamın her ayrıntısına göre yorumlamak mümkün ama biz burada keseceğiz, çünkü bu cümleleri okumak bile çoğu gergin kişi için gereksiz yeni bir gerginliğe yol açabilir. :)
Gergin insan, bir iletişim canavarıdır ve kırar, döker, kendine de etrafındakilere de acı çektirir ve yine de her şeye rağmen sürekli haklı olduğu iddiasıyla gerginliğine bir gerginlik daha ekler.
Öyle yapar, çünkü Newberg ve Waldmen'e göre de gerginlik ve olumsuzluk beynimizin bağlantı (iletişim) ve duyu gibi kişinin kendisi ve dış dünyayla iletişiminden sorumlu kısmı olanparietallobunuolumsuz yönde etkiliyor ve kişi olumsuza sarıldıkça bu olumsuzluk kişiyi hem fizyolojik hem de psikolojik bir çıkmaz sarmala atıyor...
Öyle yapar, çünkü beynin önceliği sahibini hayatta tutmaktır ve hayatta kalmak için güvenliğe ihtiyacı olacaktır. Bu güvenliği de ona en hızlı şekilde sunacak kişi yine kendisidir, yani beyni.
Beynimiz için öncelik her zaman güvenliktir.
Belirsizlikler, kaygı, korku ve sebebini bile bilemediğimiz gerginlikler beynimizi - dolayısıyla da bizlerin duygu-düşünce ve davranışlarımızı - etkiler.
- Gerginken yemek yiyen insanın yemeği zehir olur,
- Gergin bir kafayla iletişim kuran insan gaf üstüne gaf yapar, pot üstüne pot kırar,
- Gergin insan su içse yarar ve kişi şişer :)
Son kısım biraz mizah içindi, ama neticede şu bilimsel bir gerçektir ki 'gerginlik insanın sağlığını olumsuz yönde etkiler ve onunla kalmaz yaşam kalitesini de berbat eder'!
Dahası, gergin kişinin beynindeki bölümler arasındaki iletişim yavaşlayarak sekteye uğrayabilir. Bunun nelere sebep olacağından bahsetmek bile istemezsiniz.
Kısacası, kaygıyla başa çıkma becerisi 21 ve hatta 22. yüzyılların en ciddi ihtiyaçlarından birisidir ve daha uzunca bir süre insan ihtiyaçlarının en üst sıralarında yer almaya devam edecektir.
Öyleyse spor yapın sevgili dostlar,
Erken yatıp erken kalkın,
Sevdiğiniz, güvendiğiniz, size onu bunu çekiştirmeyen,
Gerçekten varlığınızla mutluluk duyan iyi dostlarınız olsun,
Yeterince su için,
Yeterince konuşup, yeterince de susup kendinize,
O kimseciklere feda edilmemesi gereken iç dünyanıza dönün,
Güvenin insanlara, sevin onları,
Beklemeden, karşılıksızca, umarsızca ve gerçekten sevin,
Saygı duyun varlığın özüne, her ayrıntısına,
En büyünden en miniğine...
Ne bileyim işte, kendinizi gergin hissettiğinizde
bir dostunuzu arayıp ona derdinizi anlatmak yerine 'seni seviyorum' deyin,
Kendinizi çaresiz ya da mutsuz hissettiğinizde çıkın dışarı,
Güneşle selamlaşın, parktaki bir kediye gülümseyin,
Bir aç doyurun hiç yargılayıp sorgulamadan mesela,
Gülümseyin ona, kendi çocuğunuza, ailenizden birine
ya da tanıdığınız birine verirkenki huzurla ve rahatlıkla verin,
Dönün sırtınızı ve mahcubiyetine şahit olmaktan imtina edin o güzel ruhun,
Yürüyün ve selamlaşın daha önce görmediğiniz tüm kaldırım taşlarıyla,
Ağaçlara sarılın, çiçekleri sevin, köpeklere içten bir merhaba gönderin,
Oturun bir banka iki üç satır roman okuyun, şiir okuyun,
Öz çekimler yapmak için insanlar aramak ve sahte hallere bürünmektense
Gidin o gün bir ayakkabı boyacısı çocukla,
Bir simitçi amcayla ya da çiçekçi teyzeyle öz çekim yapın,
Gülün tüm içtenliğinizle...
Ne diyeyim ki ben daha fazla,
Affedin kendinizi o tüm aptallıklarınız,
Saflıklarınız, saçmalıklarınız ve hatalarınız için.
Affederken kendinizi
araya sıkıştırıverin en kızdıklarınızı
ya da sevmediklerinizi de
kaynayıversinler onlar da, bayram sevinci gitsin yüreklerine
sebebini anlamadıkları halde...
Gidin kendinize vakit ayırın yani,
Dikkatinizi içinize çevirin,
Bakın ne haldesiniz,
görün neye benzediğinizi...
Beğenmediyseniz o halinizi,
çıkın dışarı
çare olun birilerinin derdine
ve sonra yine dönün kendinize,
Bakın ne kadar temizlenmiş olacak bağrınız,
derman olduğunuzda menfaatiniz olmayan birilerine...
Sevilmek için değil,
öylesinin doğru olduğu için sevin...
Affedilmek için değil,
öylesinin daha büyük bir hafiflik olduğu için affedin...
Karşılığı gelecek diye değil,
olması gerekenin o olduğu için
adaletli olun...
Siz neyseniz, neye dönerseniz hayat da odur ve ona evrilir...
Bunu hatırlayın
ve nasıl bir hayat istiyorsanız
ona layık insanlar olun...
Bir de eski insanlar olarak kalıp yeni bir yıla girmenin de bir havası, bir anlamı olmadığını artık anlayalım, değil mi?
Selam, sevgi ve saygıyla, Kaplan