Dopamin, beyin bir ödül beklediğinde salgılanan bir nörotransmitterdir. Bu nörotransmitter motivasyonu, motor işlevleri ve ödülle ilişkili öğrenmeyi düzenler.
Dopamin, sindirim, kan akışı, kalp ve böbrek işlevi, ağrı işleme, uyku ve stres tepkisi gibi çeşitli diğer bedensel işlevlerde rol oynar.
Beyindeki sağlıklı dopamin seviyeleri, keyifli aktiviteler yapmamızı ve tekrarlamamızı sağlarken, bu nörotransmitterin düşük seviyeleri tam tersi etkiye sahiptir.
Sadece 'keyifli bir aktivite yapma beklentisinin kendisi bile' tek başına dopamin salınımını uyarır. Örneğin, birinin kendini rahat hissettiği yemek belirli bir yemek olduğunda, o yemeğin pişerken kokusunu aldığında veya fırından çıkarıldığını gördüğünde kişide dopamin seviyeleri artar.
Dopamin, bağımlılıkta önemli bir rol oynar ve basit bir zevk kimyasalından çok 'bir motivasyon aracı olarak çalışır'.
Bu anlamda dopamin, davranış güçlendirme ve ödül beklentisinde bir faktör olarak, beynin ödül sisteminde önemli bir rol oynar.
Bir birey dopamin salınımını artıran aktivitelerde bulunduğunda veya maddeler tükettiğinde, beyin bu eylemleri olumlu sonuçlarla ilişkilendirmeyi öğrenir ve bunları tekrarlama zorunluluğu (güçlü dürtüsü) yaratır. (Bu deneyim kişinin beyninde bir haz eşiği var eder.)
Dopaminin bu içsel olarak motive edici özelliği, insanları sıklıkla olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalsalar bile, salınımını tetikleyen aktivitelerin peşine düşmeye yönlendirir. (Bir önceki paragrafta ifade ettiğimiz eşik her deneyim tekrarında biraz daha yukarı çıkarak tekrarlanan eylemden alınan hazzı yakalayabilmek için doz artırımı ihtiyacına sebep olur, çünkü bir önceki deneyimde elde edilen hazza artık aynı miktar alındığında erişilememektedir. Dozu arttırma arzusu tetiklenir. Bu da bağımlılığın en sade tanımı olarak karşımıza çıkar.)
Bir kişinin beynin dopamin yollarını aşırı uyaran aktivitelere veya maddelere bağımlı hale gelmesi ve olumsuz sonuçlara rağmen takıntılı davranışlara neden olmasıyla ortaya çıkan durum bir bağımlılıktır. Kişinin sürekli olarak zevk ve ödül peşinde koşmasına sebep olan bu bağımlılık, düzenli yaşamı ve karar verme süreçlerini ciddi şekilde engeller.
Dopamin bağlantılı bağımlılıkların başlıca nedenleri yaş, cinsiyet ve genetik gibi biyolojik faktörlerin yanı sıra yaşam tarzı ve çevreyle ilgili seçimlerdir. Bu faktörlerden birkaçının birleşimi genellikle rol oynar.
Dopamin salgılanmasını sağlayan aktiviteler arasında alışveriş yapmak, egzersiz yapmak, lezzetli tatlılar yemek, müzik dinlemek, seks yapmak, belirli yiyecekleri yemek ve kişinin hoşuna giden başka her şey yer alır.
Bağımlılık, bir bireyin aşırı dopamin salınımını tetikleyen eylemlere veya maddelere olan bağımlılığından kaynaklanır ve bu da takıntılı davranış kalıplarına yol açar. Dopamin salınımıyla ilişkili haz ve ödül deneyimi, bağımlılık davranışlarını yönlendirirken, bireylerin bağımlı hale geldiği şey dopaminin kendisi değil, bu dopamin dalgalanmasına neden olan aktiviteler veya maddelerdir.
Bu anlamda, bir şeyleri yapmak için dürtüsel bir çekim hissediyorsanız ve 'yaparkenki keyif ve mutluluk düzeyi' o şeyi yaptıktan sonra çok hızlı şekilde düşüyor ve tekrar o şeyin peşine düşme ihtiyacı hissediyorsanız, dopaminerjik bir süreçten geçiyor ve bir bağımlılık yaşıyor olabilirsiniz.
Her ne yapıyorsanız, onu yaparken ve sonrasında hissettiğiniz keyif ve mutluluk hem o deneyim sırasında hissettiğiniz hazza yakın hem de çok daha uzun sürüyorsa ve deneyim bittikten sonra bir pişmanlık ya da huzursuzluk hissetmiyorsanız, seratonerjik bir süreçten geçiyor olabilirsiniz.
Sevgi ve saygılarımla,